Zayii Makamında Bestelenmiş Şarkılar Kaldı Avluda..

Yüklenmiş anlamları yitmiş yaşanmışlıklarım var benim..   Artık ne olduğunu kavrayamadığım yaşanmışlıklar da diyebiliriz belki..Aniden değişmiş, ne olduğuna, nasıl değiştiğine ne zaman geliştiğine dair iz bırakmamış olup bitenlerim..Karar vermem gereken ani zamanlarım olmuş bitmiş..Sevmişim ya da bağlanmışım birine..Ve bir karar vermem beklenmiş, ne zor bir karar..İki dudağımın arasından çıkacaklara bağlanmış geleceğimiz ya da ayrı ayrı geleceklerimiz..Şimdi düşünüyorum da ne ağır bi sorumluluk yüklenmişim tek başıma, bir başınalığıma..

Neden yalnız başıma aşmam gerekmiş bunca yükü? Neden zamana yaya yaya yanımda ola ola vermemişiz kararları, neden karşımdakini oyalamamam bir an önce karar vermem beklenmiş ki.. Neden, ‘mutlu olabilir miyiz sence’ sorusuna, ‘bilmiyorum’ diye cevaplar almışım.. Neden karşımdaki hep gurur yapmış her şeyi, aşarız birlikte dememiş, iyi düşündün mü dememiş, ikinci kez olacak bir görüşmenin kararımı etkileyebileceği es geçilmiş.. ‘Ne olur ki tekrar görüşsek, ne değişir’ cevabını neden duymuşum ben? Her şey bir yana, neden bunca zaman bağlanmışım? neden bir an önce görüşmemiş, bir yılı aşmışız..Adam gibi yanıma gelip belki 2-3-5 kez görüşüp ne hissettiğimize karar vermemişiz? Birileri geleceğe dair resmi adımlar atarken, biz sadece telefonda konuşmakla, birbirimize kızıp kızıp barışmakla yetinmişiz? Niye ben aylarca oyalanmışım? Ki bunun adı, şuana kadar ki, ‘büyünün bozulmaması adına görüşmek istemedim’   diye geçiştirilmiş de ben de tüm bunlara saf gibi inanmışım.. Şuan ne düşünüyorum biliyor musun? Ben senden net, kesin bi tavır alamamışım, tam manasıyla bi sahiplenme, ciddi bir gelecek düşünme, her şeyin üstesinden gelebileceğimize dair sıkı bir cümle duyamamışım.. ve üstüne benim tüm bunlarla tek başına nasıl mücadele edebileceğim duygusu eklenince, bu savaş bana ağır gelmiş.. 

O kadar çabuk kabullenmişsin ki her şeyi, ben geleceğimizin olamayacağını düşündüm deyince, sen, ‘tamam’ demişsin sadece..Bir yılı aşkın bi zamanda verdiğimiz emekler bir iki hafta gibi kısa bir sürede yıkılıvermiş..      

Bestelenmiş bi yığın şarkı kalakalmış öylece, artık bi anlam ifade etmeden.. Onca şey birikmiş ki şu 2 aylık zaman diliminde ben de..Hep suçlanmış olduğum, suçlu olduğum hissiyle vicdan yapmışım ben..

Sonra erkeklerin anlayamadığı kadınlar mı kalıyor yoksa geriye? Neden sustuğunu anlayamıyorum! püfffff! Bir kadın neden susar biliyor musun? Söylediğin her şeye cevap verip mahalle kadınları gibi çirkefleşmemek için ya da konuşmaya mecali olmadığı için.. Kimbilir belki konuşmak isterse göz yaşlarına hakim olamayacak. Ama bunu anlayabilecek bir erkek de olması gerekti değil mi karşısında?

Artık ne desem bir şey ifade etmeyeceğini bile bile yazıyorum..Son tahlilde yaşanması gerekenler varmış diyebiliriz, evet. Her defasında böyle olmalı mı peki? Yaşanması gerekiyormuş böyle olması gerekiyormuş diye acı mı çekmeliyiz? Ya da artık acı çekmemeyi, kimseyi sevmemeyi, kimseye bağlanmamayı mı öğrenmeliyiz? Artık ‘Sevmek’    kelimesinden nefret mi etmeliyiz yoksa? Yeni birisi bize ilgi duydugunda, koşar adımlarla uzaklaşmalı mıyız ondan, artık uğraşamam yeni birini tanımak, ne seviyor ne sevmiyor bilmek içimden gelmiyor diyerek..Ya da yarım yamalak da olsa, artık her tanıştığımız insanda birbirimizi mi aramalıyız? O olsa böyle düşünmezdi, O olsa şöyle derdi..mi demeliyiz? Bunu birbirimize yapmamalıydık..

Hangi makamda olduğunu bilmiyorum ama avluda kalmış besteler zayii olmamalı artık..

Yorum bırakın